Prostat Kanseri Tedavisinde Yeni Ufuklar: Modern Yaklaşımlar ve Gelecek Vizyonu

Prostat kanseri, dünya çapında erkeklerde en sık görülen kanserlerden biri. Yaşla birlikte görülme sıklığı artıyor ve her yıl 1,5 milyondan fazla yeni tanı konuluyor. Peki bu hastalığı yönetirken bugün neredeyiz? Artık sadece “kanseri bulmak” değil, “ne zaman, nasıl ve kim için tedavi başlamak” soruları öne çıkıyor. Bu yazıda, CA: A Cancer Journal for Clinicians dergisinde 2025 yılında yayımlanan kapsamlı derlemeden yola çıkarak güncel tanı ve tedavi yaklaşımlarını sade ve anlaşılır bir şekilde ele alıyoruz.

Prostat Kanserinde Risk Faktörleri Neler?

Prostat kanseri gelişiminde yaşam tarzı faktörlerinden çok yaş, ailesel yatkınlık ve genetik mutasyonlar (özellikle BRCA1/2, ATM, CHEK2) önemli. Özellikle 65 yaş üstü erkeklerde daha sık görülüyor. Siyahi erkeklerde risk daha yüksek. Bu nedenle aile öyküsü olan bireylerin dikkatli takibi çok önemli.

 

PSA Testi: Erken Tanı İçin Yeterli mi?

PSA (prostat spesifik antijen) testi, uzun yıllardır tarama aracı olarak kullanılıyor. Ancak tek başına PSA yüksekliği her zaman kanser anlamına gelmiyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar, PSA + MR kombinasyonunun daha güvenilir sonuçlar verdiğini gösteriyor. Avrupa Birliği, kişiye özel risk tabanlı tarama yaklaşımlarını pilot projelerde uygulamaya başladı.

 

Tanıda Neler Değişti?

  • Multiparametrik Prostat MR ile hedefli biyopsiler daha yaygın hale geldi.
  • PSMA PET-CT ile yayılımın çok daha hassas şekilde gösterilmesi mümkün.
  • Genetik testler ve doku bazlı biyobelirteçler tedavi kararlarını bireyselleştirmede yardımcı oluyor.

 

Tedavide Neler Var?

  1. Aktif İzlem (Active Surveillance)

Düşük riskli hastalarda artık ilk adım tedavi değil, dikkatli izlem olabilir. Düzenli PSA, MR ve gerekirse tekrar biyopsi ile hastalık gidişatı izleniyor. Gereksiz tedaviden kaçınılması yaşam kalitesini artırıyor.

  1. Cerrahi Tedavi

Radikal prostatektomi (robotik veya açık) hala önemli bir seçenek. Özellikle genç ve genel durumu iyi hastalarda öneriliyor. Cerrahi sonrası PSA’nın <0.1 ng/mL olması isteniyor.

  1. Radyoterapi
  • Yoğunlaştırılmış (hipofraksiyone) RT ile daha kısa sürede etkili tedavi mümkün.
  • Stereotaktik vücut radyoterapisi (SBRT) seçilmiş hastalarda tercih ediliyor.
  • Pelvik lenf nodu ışınlaması bazı durumlarda fayda sağlıyor.
  1. Hormon Tedavisi (ADT)

Yüksek riskli hastalarda RT ile birlikte 18–36 ay hormon baskılama öneriliyor.

  1. Radyoligand Tedavileri

PSMA hedefli tedaviler, özellikle ileri evre hastalıkta umut verici. Tanı ve tedavide aynı molekül hedefleniyor.

 

Geri Dönüş Riski Olanlarda Takip ve Yeniden Tedavi

  • Cerrahi sonrası PSA >0.2 ng/mL yükselişi biyokimyasal nüks olarak kabul ediliyor.
  • Bu durumda PSMA PET ile görüntüleme ve gerekirse kurtarma RT planlanıyor.
  • Enzalutamid gibi ajanlar bazı yüksek riskli nüks hastalarda yarar sağlıyor.

Metastatik Hastalıkta Neler Değişti?

  • Hormon hassasiyeti devam eden hastalarda ADT + ARPI (abirateron, enzalutamid, apalutamid, darolutamid) ilk tercih.
  • Düşük hacimli metastatik hastalarda radyoterapi, yaşam süresini uzatabiliyor.
  • Oligometastatik hastalıkta yönlendirilmiş tedavi (metastaz odaklı radyoterapi) süreci geciktirebiliyor.

 

Sonuç: Bireyselleştirilmiş, Bütüncül Yaklaşım Şart

Prostat kanseri artık tek tip değil.

Her hastanın yaşı, genetik riski, hastalık yükü ve yaşam beklentisi farklı.

Bu nedenle modern yönetim:

  • Tanıda yüksek hassasiyet
  • Tedavide kişiye özel strateji
  • Yaşam kalitesini koruyan izlem modellerini bir araya getiriyor.

Bu Yazıyı Paylaşabilirsiniz...

X
LinkedIn
Facebook